Güncelleme Tarihi:
Hürriyet Gazetesi’nin başkent Ankara’ya özel sayfalarındaki “KENT SOHBETLERİ” devam ediyor. “KENT SOHBETLERİ”nin bugünkü konuğu Ankara Büyükşehir Belediyesi (ABB) Genel Sanat Koordinatörü Arzu Balkan oldu. Oyuncu ve seslendirme sanatçısı Arzu Balkan’ı yıllar önce Türkiye’nin en uzun soluklu dizilerinden “En Son Babalar Duyar”ın İpek’i olarak hatırlıyoruz. ODTÜ mezunu olan Balkan, yakın zamanda Ankara Kent Konseyi’nde (AKK) kültür sanattan sorumlu olarak Yürütme Kurulu Üyesi olarak kent için başarılı çalışmalara imza attı. Şimdi de ABB’nin Genel Sanat Koordinatörü olarak önemli bir görevi sürdürüyor. Bayram öncesi Gençlik Parkı’ndaki tiyatro binasında bir araya geldiğimiz Arzu Balkan ile hem Ankara’yı hem kültür sanatı hem de yeni sezon hazırlıklarını konuştuk.
* Sizi son dönemde Ankara Kent Konseyi’nde özellikle kültür sanat alanındaki çalışmalarda görüyorduk. Sonrasında da Ankara Büyükşehir Belediyesi’nde Genel Sanat Koordinatörlüğü görevini üstlendiniz. Süreç nasıl başladı? Belediye ile yolunuz nasıl kesişti?
Bu göreve başlamamın üzerinden 2 ay geçti. 2 ay öncesinde de Ankara Kent Konseyi aracılığıyla buraya gönüllü hizmet ediyordum aslında. Kent Konseyi’nde Halil İbrahim Yılmaz başkanlığındaki yeni dönemde ben de kültür sanattan sorumlu olarak Yürütme Kurulu’ndaydım. Kültür Sanat Meclisi’miz kurulmuştu. “Şehir Tiyatroları’nı nasıl iyi hale getirebiliriz? İstanbul, İzmir, Antalya gibi daha çok oyunla, daha çok izleyiciye ulaşan bir yapı haline dönüştürebiliriz” diye gönüllü olarak uğraşıyordum. Kültür Sanat Meclisi’miz 2 günlük bir çalıştay yaptı. O çalıştayda kültür ve sanatın altını üstüne getirdik. Uzmanlar, akademisyenler, profesyoneller, sahada çalışanlar, teknik ekipler, şehirde kültür sanat alanında kim varsa hepsiyle oturumlar yaptık. Tiyatrosundan sinemasına, müzesinden edebiyatına kadar her konuda herkes fikrini söyledi. Ankara Kent Konseyi de zaten öyle bir yer. Sosyoloji ve ideoloji gözetmeyen tamamen siyaset üstü herkesin fikrini söyleyebileceği çok açık bir platform. Ve herkesin sözüne çok değer veriliyor. En çok sevdiğim yanı da o. Oradan şöyle bir sonuç çıktı; “Ankara’da kültür sanat anlamında bayağı eksiklik var.” Salon çok az. Eskiden diğer illerden turnelerle tiyatrolar, dansçılar, müzisyenler gelirdi. Maalesef salon az ve olan salonlarda pahalı olduğu için kiralayamıyorlar. Eskiden Devlet Tiyatroları kiralardı artık onların da çok oyunu var ve kiralama yapamıyorlar. O nedenle özel çalışan oyuncuların işi çok zor. Bu sebepten dedim ki o zaman biz kendi tiyatrolarımızda daha çok oyunlar yapalım, daha çok izleyiciye ulaşalım. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı’mız Mansur Yavaş ve Ankara Kent Konseyi Başkanı’mız Halil İbrahim Yılmaz dediler ki; “Sen gönüllü olarak tamam çok güzel işler yapıyorsun hadi istersen bir de yerinde ve sahada yap bu işi.” Başlangıç böyle oldu. Dediğim gibi 2 ay oldu 2 aydır buradayım ve bir mesafe kat ettik. ABB Kent Orkestrası, ABB Şehit Tiyatroları ve tarihi orkestra yani ABB Mehteran Takımı’nın yöneticisi olarak çalışıyorum. Mansur Yavaş ve Halil İbrahim Yılmaz, çok destek oldular bana. Bana güvendiler, minnettarım. Ellerini hep üzerimizde hissediyoruz bu çok güzel bir şey.
* Bazı kesimler Ankara’da kültür sanatın ‘özel’ tarafının ‘pahalı’ olduğu yönünde eleştirilerde bulunuyor. ABB, kentte lokomotif belediye konumunda. Kültür sanatı her kesime ulaştırmak, daha uygun, herkesin gelip oturup, izleyip, keyif alabileceği etkinlikler yapmak gibi bir misyonu da var. Siz bu konuda neler söylersiniz?
Gerçekten Mansur Yavaş’ın kültür ve sanatla ilgili çok ciddi planları, projeleri var. Ve istiyor ki burada eski Ankara gibi kültür ve sanat zirveye çıksın. Başkanımız kültür ve sanat meselesini tamamen sosyal hizmet olarak görüyor ve diyor ki; “Bizim sanata ulaşamayan herkese hizmet vermemiz lazım.” Ve o sebepten bizim biletlerimiz şu anda 22 lira. Çocuk oyunlarının daha düşük onlar da 16 lira.
* İki aylık süreçte yönetici olarak gözlemlediğiniz kadarıyla izleyici ilgisi nasıldı peki?
Gençlik Parkı’nda 2 salonumuz var. İzleyicimiz çok fazla. İlgi çok yüksekti ve hep doluydu. Her yaştan her kesimden katılım da vardı.
HER ŞEYİ ARKADAŞLARIMIZIN AKLIYLA, YÜREĞİYLE YAPIYORUZ
* Sezonu kapattınız. Yeni dönem hazırlıklarınız nasıl gidiyor?
Önümüzdeki sezon bomba gibi inşallah Ankaralı seyircilerin karşısına çıkacağız. Hem orkestra anlamında hem de tiyatro anlamında. Haziranın başında sezonu bitirdik. Artık hazırlanma süreci olacak. Yeni oyunlarımızın provaları başlayacak. Bir aylık tatilin ardından tekrar ekimde başlayacağız. Ekimde büyük bir köy seyir oyunuyla başlayacağız. Geleneksel Türk Tiyatrosu’ndan bir oyunla başlayacağız. Müzikal bir oyun olacak. Bir ay sonra Aziz Nesin oyunuyla devam edeceğiz. Aynı zamanda bir kadın oyunuyla devam edeceğiz. Gaye Boralıoğlu’nun yazılarından oluşan güzel bir kolaj yapacağız, onu oyunlaştıracağız. Burada her şeyi arkadaşlarımızın aklıyla, beyniyle, yüreğiyle yapıyoruz biz. Öz kaynaklarımızı kullanmaya çalışıyoruz. Az maliyetle çok kaliteye nasıl ulaşırız diye hep kafa yoruyoruz. Her şeyi kendimiz yapıyoruz.
ABB Genel Sanat Koordinatörü Arzu Balkan, Hürriyet Ankara Haber Koordinatörü Murat Yılmaz’ın sorularını yanıtladı.
* Kaç oyuncunuz var?
20 oyuncumuz var. Bunlardan 4’ü Geleneksel Türk Tiyatrosu üzerine uzman, Kültür Bakanlığı’nın Somut Olmayan Kültürel Miras sertifikalarına sahip olan kişiler. Bu sene ilk defa uzun zaman sonra Devlet Tiyatrosu yönetmenleriyle de çalışacağız. Onlar bize destek verecekler sağ olsunlar. Bütün oyunlarımızı da bizim oyuncularımızla birlikte sahneye koyacaklar.
* Kent Orkestrası ve mehteran da oldukça eski. İkisini nasıl görüyorsunuz?
Orkestranın da bu sene 40’ıncı yılı olacak. 40’ıncı yılı 13 Ekim’de Ankara’nın başkent oluşunun yıl dönümünde kutlayalım diye planlıyoruz. Muhteşem bir ekibe sahip. Mehteranla ilgili çok bilgilendim burada. Hakikaten çok güzel bir kadrosu var. Zannetmeyin ki sokaktan toplanmış kişiler hepsi işinin ehli. Hepsi uzman, hepsi müzisyen. Ve çok çok iyiler.
* Yeni yeteneklerin gelişmesi için yaptığınız çalışmalar oluyor mu?
Çocuk oyunları ve drama eğitimlerimiz, yazarlık eğitimleri, atölye çalışmaları var. Drama eğitimlerini önümüzdeki sezon yaşlara da böleceğiz. Yetişkinler ve emekliler çok ilgi gösteriyor. Önümüzdeki sezon artık her grup kendi oyunlarını sahnede sergilesin istiyoruz. Yetenek de yetiştiriyoruz. İçlerinden belki bambaşka bir şey çıkacak. Kurslara giden arkadaşlarımızın ikinci senesi olacak bu sene. Onların içinden mesela belki tiyatromuza katacağımız yeni oyuncular olacak. Emekliler çok ilgi gösteriyor. Geçen gün bir doğaçlamalar yaptılar inanın hayran kaldım, çok güzeldi.
TİYATROYU, ORKESTRAYI, MEHTERANI VATANDAŞA DA GÖTÜRÜYORUZ
* Ankara’nın mücavir alanı oldukça geniş. Sizin oyunlarınıza, konserlerinize gelenler kadar gelemeyenler de var. Bunun için neler yapıyorsunuz? Mesela dış ilçelere gidiyor musunuz?
Mayıs ayında çocuk oyunumuz Beypazarı’na gitti. Orkestramız farklı illere gitti. Tiyatroyu, orkestrayı, mehteranı vatandaşın ayağına da götürüyoruz. Yetişkin tiyatrosunun yanında çok önem verdiğimiz bir kısım da çocuk tiyatrosu. Çünkü çocukları sanatla buluşturabilmemiz bizim için bence en önemli hedef olmalı. Bizim kamyon ve TIR sahnelerimiz var. Bir tane oyunumuz Ankara’da hep oynayacak. Onun saati ve günü hep aynı olacak. Mesela cumartesi günleri saat 13.00’te bir çocuk oyunumuz var. Toplu gösteriler de yapılıyor onun için. Bir oyunumuz da ilçeleri gezecek. Ya TIR sahne ile ya da gidip belediyelerin sahnelerinde oynayacak. Aile yaşam merkezlerimiz var. Onların sahneleri var. Oralarda oynayacak. Çocuk oyunlarımızı da ilçelere küçük beldelere taşımayı istiyoruz bu sene. Ona da önem vereceğiz. Çünkü gerçekten çocuklar çok önemli ve inanılmaz bir hevesle izliyorlar. Dediğim gibi yeni sezona gümbür gümbür hazırlanıyoruz. Bomba gibi geleceğiz ve hep birlikte çok eğleneceğiz. Ankara’da bu açıdan çok şanslı.
* Yeni sezonda izleyici hedefiniz nedir?
100 bin izleyiciye ulaşmayı hedefliyoruz. Hatta 100 bini de geçeriz. Çocuk oyunlarımızı artıracağız. Toplu gösterimlerimiz çok fazla. Okulları da burada ağırlıyoruz. Ankara’daki devlet okullarından buraya öğrenciler gelip konserlerimizi dinliyor, oyunlarımızı izliyor. Yeni sezonda bunları da yine yapmaya devam edeceğiz. Bizim burada Mansur Yavaş’ın sosyal hizmet anlayışıyla, bütün sanatı, her kesime ulaştırmamız gerekiyor. Bu anlayışla kapsayıcı olmamız gerekiyor. Böyle düşünerek herkes için sanat yapıyoruz.
HEM KÜLTÜR SANAT DOLU HEM DE HER YERE YAKIN
* Yeriniz de çok güzel. Ankara’nın en eski mekânı olan Gençlik Parkı’nın içinde bulunmak nasıl? Avantajlı olsa gerek.
Gençlik Parkı muhteşem bir yer. Sanki şehrin içinde başka bir yerdeymiş gibi. Bir de burası sanat bölgesi oldu artık. Küçük Tiyatro, Opera, CSO Ada, CerModern ve hemen yanında metro. Hem kültür sanat dolu hem de Ankara’nın her yerine yakın bir konumdayız.
İZLEYİCİSİ ÇOK SEÇİCİDİR
* Ankara’nın sizdeki yeri ayrı. Bunu her fırsatta da söylüyorsunuz. Ankara’yı kültür sanat anlamında nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ben çok eski Ankaralıyım. Bütün gençliğim Ankara’da geçti. Ankara’da da sanatın içinde büyüdüm. Çünkü 6 yaşından beri seslendirme yapıyorum ve benim hocalarım hep çok eski Devlet Tiyatrosu sanatçılarıydı ve çok büyük ustalardı. Rüştü Asyalı, Dinçer Sümer, Ejder Akışık, Asuman Korad... Çok iyi sanatçılardan dersler aldım ve bu işi icra ettim. Çok kısa bir dönem tiyatro da yaptım. Ondan sonra diziler ve farklı çalışmalarda yer aldım. Gençliğimde bütün oyunlara giderdim. İstisnasız bütün oyunlara gider izlerdim. Ankara seyircisinin çok farklı olduğunu hep gördüm. Hatta oyuncular der ki; Ankara’ya sınav geçmeye gidiyoruz. Ankara bizim için sınav. Çünkü Ankara’nın izleyicisi çok seçicidir. Çok net bir not verir. Beğenmiyorsa alkışlamaz. Beğeniyorsa ayakta alkışlar izdiham olur. O yüzden Ankara seyircisi çok önemli. Bu yüzden Ankara’da kültür sanat anlamında yapılan iş çok kıymetli.
* Ankara’dan İstanbul’a gidip döndünüz. Eskiyle yeniyi karşılaştırdığınızda neler söylersiniz?
Eskiden Ankara kültür bakımından çok canlı yerdi. 15 sene İstanbul’a gittim döndüm Ankara kurumuş. Yani bitmiş, herkes, bütün iyi isimler, İstanbul’a gitmiş. Tiyatrolar İstanbul’da. Yani o kadar üzüldüm. Uzun süredir Ankara için çalışıyorum. İstanbul’dan gelip baktığımda Ankara gerçekten de çok kısırlaşmış. Kültür sanat gidince aslında her şey gidiyor. Ankara’ya tiyatro salonu yapıyorlar oradaki evlerin fiyatı bile artıyor. Gerçekten sanat yeşertiyor, zenginleştiriyor, büyütüyor. Sanat iyileştirir, birleştirir. Öyle ki işte kültür sanat programları yapan insan bulamadım yani bir festival için. O kadar kuraklaşmışız biz burada. Sanat umut da verir. Yani sanat bize gerçekleri gösterir, umutlandırır, düşündürür, eğlendirir. Acılarımızı bile giderir sanat. Sanat öyle bir şey. İşte sanatta kuruyan Ankara’yı yeşertmek lazım. Ankara sanatın da başkenti olmalı. Gençler kafelerde vakit geçireceklerine toplansınlar, gelsinler, tiyatro izlesinler. Konsere gitsinler, müzik dinlesinler. Müzik yapsınlar. Festivalleri çoğaltalım. Benim gençliğimde çok fazla festival vardı. ODTÜ’de okudum. ODTÜ’de her ağacın altında birileri müzik yapardı. Her ağaç başında birileri oyun oynardı. Şimdi baksanıza şu Gençlik Parkı kocaman bir alan. Yapalım burada bir festival mesela. Zaten orkestra ile “Minderini al gel” projemiz var. Gençlik Tiyatro Festivali yapmak gibi bir arzum var. Kadın festivali, çocuk festivali yapmak gibi bir arzum var. Mesela bir Gençlik Tiyatro Festivali, amatör tiyatrolara imkân tanır. Yeni profesyoneller çıkarır. Çünkü yeni mezunlara da yer açmak lazım. Onlara da sahnelerde yer vermemiz lazım. Onlar da çünkü yer bulamıyorlar kendi seslerini duyuramıyorlar. Şimdi belediyenin şemsiyesi altında bulmalılar bence. Gelsinler kursunlar sahneyi, oynasınlar. Gençliğimde mesela liselerin müzik grupları vardı. Gelsinler burada söylesinler şarkılarını. Bizi çok heyecanlandıran projeler var. Umarım önümüzdeki günlerde bunları da Ankaralılar için yaparız. Güzel bir sezon geçiririz.